Tarih içinde yolculuk… İETT ve Man SG 220

,

Adobe Illustrator CS4 (evet daha 4 maalesef) kullanılarak çizilmiştir. Serbest tarzda, daha karikatür bir SG 220 elde etmeyi planlamıştım ama ayrıntılar bizi buraya getirdi.. (Daha önceden bir metrominibüs çalışmamız vardı. Onun gibi olsun istemiştik) Yine de teknik bir çizim olmadığını

söyliyelim ki ölçü ve oran hataları hoş görülsün.. Hatta madem Illustrator’de çalıştık, hemen bir “envelop distort with warp” işlemiyle daha “karikatür” bir sonuca ulaşabiliriz..

Neyse bu teknik, grafik tarafı çok uzatmadan konumuza gelelim..

Bu illustrasyon çalışması bir “eylem”dir..

Belki dev boyutlarda bastırılıp bir müzede sergilenebilir (!) Vektörel formatta olduğundan dilediğimiz kadar büyütebiliriz 🙂

Bir İETT müzesi olsun, evet.. Ancak İETT’nin kendisi yaşayan bir müze olmasın.. Şu anda İETT filosuna 1986 yılında Bedrettin Dalan tarafından katılmış otobüslerle seyahat ediyoruz hala.. Evet sayın Dalan ülke dışında belki ama aldığı otobüsler hala çalışıyor. Peki bu iyi bir şey mi?

Elbette Sayın Dalan’ın bir suçu yok. Tabi İETT’nin İkitelli otobüs yenileme fabrikasını o kurmadıysa.. Bu fabrikaya tamamen karşıyım.. Keşke yenileyebilseler.. O zaman bu “kent içi ulaşım tarihi”ne damgasını vurmuş otobüslerle, konforlu ve güvenli bir şekilde seyahat etmek bir zevk olacaktı.. Hiç alınmasınlar ama hem otobüsleri yenileyemiyorlar (Sadece ayakta tutuyorlar) hem de yöneticilerini yanıltıyorlar. (Yöneticiler otobüsler yenilendi diye düşünüyor. Kendileri asla binmediklerinden zaten ne durumda olduklarından haberleri yok…)

Buradan İstanbul B.Ş. Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın danışmanlarına, mesela Ahmet Faruk Yanardağ’a sesleniyorum. (Kendisinin twitter hesabı olduğundan daha rahat erişilebilir olduğunu düşünmek istiyoruz) Sevgili başkanımızı bir akşam üstü mesai bitiminden sonra İETT otobüsleriyle bir seyahat’e davet ediyorum. Akşam trafiğinde düşüp kalkarak birlikte 2 saat boyunca seyahat edeceğiz, hava kuru ise aynı tozu soluyacak, hava yağışlı ise aynı tavan akıntısında ıslanacağız. Hava nasıl olursa olsun egzoz dumanımız, motordan yükselen çeşitli kokulardaki gazlar ve balata kokusu olacak… Ön tarafta olursak gürültüden sohbet edemeyiz.. Arka körükte isek zıp zıp zıplarız..

Bu şekilde İstanbul’un trafik sorununu çözebilir miyiz? Hayır.. Neden olduğunu da anlatacağım..

İETT konforlu ulaşım hizmeti verebiliyor mu? Hayır.. Peki konforundan geçtik, hızlı ulaşım sağlıyor mu? Hayır..

Hikeyi biraz başa saralım.

Bir süre önce (1 yıl kadar oldu) şehir içi ulaşımda otomobil kullanmamaya ve toplu taşım araçlarından faydalanmaya karar verdim. Sabah 1.5 saat gidiş ve akşam 1.5 saat geliş olmak üzere toplam 3 saatimizi direksiyon başında geçiriyorduk ve bu 3 saat boyunca müzik, radyo vs dinlemek dışında yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. İETT otobüslerini kullanmaya başladım. Başta herşey iyi gidiyordu. Önce biraz nostalji oldu. Unutmuşuz. Hemen intibak ettik. Önce akbilimizi doldurduk, sonra kalkış saatleri, ekspres seferler… Alıştık. Kolay alışmamda o zamanlar yoğun olarak “Yeşil Otobüs” olarak tabir edilen Mercedes Citaro’larında rolü vardı sanırım. Son derece medeni.. Çantamda kitaplarım var. Iphone’umda ise aylık 4Gb. internet bağlantısı.. Çok kitap okudum. Sabah masamın başına geçtiğimde okunmamış, cevap verilmemiş mailim olmadığından direk çalışmaya başlıyordum. Evet mutluydum. Herkese tavsiye ettim. “Eskiden kendime hiç vakit ayıramıyordum artık günde 4 saatimi kendime ayırıyorum” diyordum.

Gel zaman git zaman, Metrobüs hattı açıldı. Metrobüs hattı için sipariş edilen Phileas markalı araçlar Hollanda’dan gelemeyince Yerine Mercedes Capacity’ler alındı. Ancak onlar da yetmeyince bizim “yeşil” MB Citaro’lar da metrobüs hattına giriverdi. Sonra MAN SG220 gerçeğiyle yüzyüze geldim.

Bunlar 1986 yılında Bedrettin Dalan tarafından -o zaman ki adıyla- Vatan Caddesinde yapılan törenle filoya katılan körüklü otobüslerdi. Her ne kadar İstanbul’a geliş tarihi 1986 olsa da bu otobüsler 1970’li yılların başında Almanya’da tasarlanmış ve 70’li yıllar boyunca kullanılmıştı. Bu tasarım, daha sonra MAN firması tarafından satınalınacak olan Büsing firması tarafından yapılmıştı. Kabul etmek lazım ki 30 yıl öncesi için iyi bir tasarım. 10 yıl boyunca Avrupanın her yerinde kullanıldı. Miadını doldurunca yeni tasarımlar yapıldı. SL 240 ve SL 260’lar geldi. Eskimiş olan SG 220’ler ise MAN’ın Ankara fabrikasında yeniden doğdu. Bunların bazıları ise İstanbul Belediyesi tarafından satınalındı ve İkitelli Garajı Otobüs yenileme atölyesi sayesinde her beş yılda bir yeniden doğmaya devam etti. O zaman kaç tane otobüs satınalındı bilemiyorum ama şu anda filoda 170 SG220 mevcut.. Toplam 2768 otobüse sahip İETT için küçük bir orana sahip. (Esas dert IKARUS aslında. 1009 tane var. Atsan atılmaz satsan satılmaz. Daha çok anadolu yakasındalar. Neyse onu da başkası yazsın artık)

Eee ne güzel işte.. Yaşayan tarih.. Müze otobüs.. Ama hergün önemli bir zamanını bunların içerisinde geçirmek çok keyifli değil. Çektiğimiz sıkıntıları saymakla bitmez. Otobüs çok sarsılıyor. Özellikle körük kısmında iseniz kasislerden geçerken havalanıyorsunuz. Evet şaka değil. Mabadınız ile koltuk arasındaki irtibat kısa bir süre için kesiliyor. Ardından feci bir şekilde düşüyorsunuz. Uzun vadede hemoroid şikayetleri gündeme gelebilir.  Çok gürültülü, motorun otobüsün ortasında olmasından dolayı ses otobüs içerisine eşit bir şekilde yayılıyor. Eğer poponuz sağlamsa gürültüsü en az yer körüğün en arkası.. Yine motorun ortada olmasından ve dolayısıyla motor kapaklarının koridor ortasında olması ve motordan sızan pis kokular.. Çeşitli gazlar.. Özellikle ısınan balatalardan gelen iğrenç koku.. Bazen dayanılmaz olabiliyor. (Tabii otobüsün içinde yüzlerce kişi varken meydana çıkan koku, atmosfer filan.. Bunlara hiç girmeyeceğim.) Otobüsün içerisi kuru havalarda toz, yağmurlu havalarda su alır. En güzeli yağmur yağmış, yollar ıslanmış ama siz otobüsteyken yağmurun yağmadığı durumdur. (Ayrıca İETT şöförlerinin kötü otobüs kullanması konusu da var. Ona da ayrı bir bölüm ayırmak lazım)

Sonuç olarak otobüsler kötü olduğu ve tüm meselenin bundan ibaret olduğu anlaşılmasın. Uzun hatlara eski otobüslerin verilmesi belki de o mahallelerde oturan insanların gelir grubuyla ilgisi olabilir. Örneğin Bahçeşehir’e çift katlı otobüs ile ekspres seferler düzenlenir. Ancak Başakşehir’e SG220’ler çalışır ve giderken de her yere uğrarlar. Bir örnekle açıklamak gerekirse: İzmit otobüsü direk otobandan İzmit’e ulaşırken, Adapazarı otobüsünün önce Bursa’ya, ordan Kütahya, Bilecik üzerinden Adapazarına gelmesi gibi bi şey.. Bu durum Bursalılar ve Kütahyalılar için sorun teşkil etmiyor bilakis seçeneği artırıyor. Ancak Adapazarlılar? Hatlar belirlenirken üzerine çok çalışıldığını söylemek mümkün değil.

Otobüslerin kalkış saatleri diye bir şey yok. Sıraya girirsiniz ve beklersiniz. Ortada otobüs yok. Biri sorar:
-Kaçta kalkıyor?
– 18.20…
-İyi de saat 18.30!
-Biliyorum. Otobüs gelmedi.. Gelir gelmez kalkar..

Bir zamanlar rötarlarıyla meşhur olan THY için söylerirdi. “Saat 12.00’de kalkan 9.30 uçağı” diye.. Durum bu.. Başka bir durum da şu ki nasıl olsa geç kalkiyor diye durağa geç gelemezsiniz. Erkenden gelip sıraya gireceksiniz. Yoksa oturacak yer bulamazsınız. Oturamayınca hiçbir şey okuyamazsınız. 2 saat boyunca sallana, savrula gidersiniz. Eve zor atarsınız kendinizi.

Şimdi kaba bir hesap yapalım. Akşam eve gideceğiz. 18.20 otobüsünü hedefleyelim. Saat 18.00’de durakta olmalısınız.. 17.45’te çıkarsanız iş yerinde 15 dakikada durakta olursunuz. Otobüs 18.45’te kalkar. (Bazen 19.00’da, bazen daha geç.. Bazen de hiç kalkmaz) Akşam trafiğinde dura kalka, döne dolaşa 1 saat 45 dakika yolculuk yaparsınız. (Bazan 2 saat, bazen daha fazla)
Toparlarsak:
– 15 dakika yürüdük,
– 45 dakika otobüs bekledik,
– 1 saat 45 dakika yolculuk yaptık,
– 10 dakika eve yürüdük (Mecaliniz kaldıysa)
Toplam: 2 saat 55 dakika.. Bazen daha az, bazen daha çok. Ama 2 saat ile 3 saat arasında. Yani kendi özel aracınız ile 1,5 saatte ulaşacağınız yere otobüs ile 3 saatte ve bir bir çile ile ulaşabiliyorsanız tercih edeceğiniz ulaşım aracı özel aracınız olacaktır. İstanbul’un ulaşım sorununu çözecekseniz toplu taşımayı özendirmelisiniz. Metrobüs projesi için bir başarıdan söz edilecekse bu özel araca göre daha hızlı olması ile ilgilidir. Eğer özel aracımla gidebileceğiim kadar hızlı ulaşım ortalama bir konfor ile sağlanırsa tercihim toplu taşıma olacaktır.

2 cevaplar
  1. adnan
    adnan says:

    Emin hocam, yazılarınızıistedğimiz zaman tek bir tık ile twitter’dan paylaşmak isterdik. En alta şeer butonu istiyoruz. (URL kopi peyst’e üşenen bir okuyucu.)

    Yanıtla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.